Search Results

Now showing 1 - 10 of 1530
  • PublicationRestricted
    Comparison of Tolerance Related Proteomic Profiles of Two Drought Tolerant Tomato Mutants Improved by Gamma Radiation
    (Elsevier B.V., 2021) ÇELİK, ÖZGE; AYAN, ALP; MERİÇ, SİNAN; ATAK, ÇİMEN
    Lycopersicon esculentum L., also known as tomato, is an important industrial plant due to its products which worth billions of dollars annually, besides its nutritional value and health benefits. In this study, we investigated the two-dimensional protein expression profiles in drought tolerant mutant plants derived from industrial 5MX12956 tomato variety by Cs-137 gamma radiation source induced mutations. Drought tolerance of mutants were evaluated and confirmed by in vivo and in vitro methods. Eleven drought responsive protein spots were identified by two-dimensional electrophoresis and MALDI-TOF-MS. Identified proteins which presented differential expression under drought conditions were clustered under six distinct groups based on their cellular functions. These clusters are ATP and carbohydrate metabolism, mRNA processing and protein phosphorylation, oxidation reduction and stress response, signaling and supporting cytoskeleton. Our results contributed proteomic data to drought tolerance of our tomato mutants which were originated from drought susceptible 5MX12956 variety. They may also facilitate basis for future investigations into the genetic and physiological aspects of this tolerance. © 2021 Elsevier B.V.
  • PublicationOpen Access
    Violence, Wars, and the Possibility of Ethical Life in an Apocalypse: A Kantian Reading of The Walking Dead
    (De Gruyter, 2021) SAKIZLI, SELDA SALMAN
    The Walking Dead is a popular TV series depicting a catastrophic and violent world. After a pandemic that turns humans into zombies, we witness the collapse of civilization with all its institutions, the depletion of the resources, and the struggle to build a new world in the middle of the wars between surviving groups. It illustrates a world of literal and metaphorical homo homini lupus. Some people choose sheer survival, and others try to build a moral, civil world. In this article, I propose a reading of this series from a Kantian perspective by employing his interrelated ideas on history, ethics, and politics. I claim that The Walking Dead represents the state of nature and the violence it contains, and illustrates the course of history toward a civil society as defined by Kant.
  • Publication
    Londra'dan Kudüs'e: Filistin'de İngiliz İdaresinin Ulusal ve Uluslararası Dinamikleri
    (Kopernik Kitap, 2020) PAPUÇÇULAR, HAZAL; 180376; Mensur Akgün
    Geçmişte farklı dinlerden pek çok insanın barış içinde birlikte yaşadığı ve her birinin kutsal saydığı Kudüs, yıllardır dünya gündeminde çatışmalar, işgaller ve şiddet haberleriyle anılıyor. Hangi aşamalardan geçerek bu duruma geldiğini anlamak ancak süreci analiz etmekle mümkündür. Bu çalışma, Kudüs'ün uluslararası statüsünün değiştirilme çabalarını çıkış noktası olarak belirleyerek tarihsel bir perspektifle ve bütün evreleriyle konuyu ele almaktadır. Kudüs'ü geçmişi ve bugünüyle yakından tanımak ve anlamak isteyen herkese faydalı olacaktır.
  • PublicationRestricted
    Auxiliary Differential Diagnosis of Schizophrenia and Phases of Bipolar Disorder Based on the Blood Serum Raman Spectra
    (Wiley, 2020) ILDIZ, GÜLCE ÖĞRÜÇ; Bayari, Sevgi; Aksoy, Umut M.; Yorguner, Neşe; Bulut, Hüseyin; Yılmaz, Sultan S.; Halimoğlu, Gökhan; Kabuk, Hayrunnisa Nur; YAVUZ, GİZEM; Fausto, Rui
    Schizophrenia (SZ) and bipolar disorder (BP) are severe psychiatric disorders that are characterized by an extensive spectrum of symptoms and affect approximately 2% of the world population. BP exhibits three well-distinct phases, which are classified as manic and depressive episodes and euthymic phase. These disorders are of difficult differential clinical diagnosis due to the similarity of their symptoms. Diagnostic approaches for SZ and BP are based on constructed patient interviews and subjective evaluations of clinical symptoms, and there are still no molecular-based auxiliary diagnostic tools to support the clinical diagnosis. In this study, an analytical model for auxiliary differential diagnosis of SZ and BP, based on the analysis of patients' blood serum Raman spectra, is developed, which is able to account for the different BP phases and can also differentiate SZ and BP patients from healthy individuals. The model is based on a hierarchical sequence of four two-class PLS-DA steps where the Raman spectra are theX-predictor variables. It is concluded that the full 400-3,100 cm(-1)Raman spectroscopic range is a sensitive probe for the disorders, thus working as a general spectroscopic biomarker for the illnesses. The proposed methodology is reliable, fast, cheap, essentially minimal-invasive, and might be implemented easily in the clinical environment.
  • PublicationRestricted
    Reduced False Memory in the Second Language of Turkish-English Bilinguals
    (Routledge Journals, Taylor & Francis Ltd., 2024) Sıtkı, Merve; Ikier, Simay; ŞENER, NİLÜFER
    In the Deese-Roediger-McDermott (DRM) paradigm, studying a list of semantically related words leads to false memory for the critical non-studied word that is related to all the words in the study list. Previous studies questioning whether bilinguals are more prone to false memory in their first language (L1) or second language (L2) in the DRM paradigm revealed mixed results. The present study investigated the same question with Turkish-English bilinguals. The revised hierarchical model proposes that the link between the lexicon and the semantic system is weaker in L2 than in L1, suggesting that false memory in the DRM paradigm that relies on semantic relatedness would be higher in L1 than in L2. Furthermore, previous studies showed that L2 is more resistant to errors in decision-making when the two languages are dissimilar, but not when they are similar, and Turkish and English are historically distant and typologically dissimilar languages. We tested Turkish-English bilingual participants whose L1 is Turkish with Turkish and English DRM word lists that had similar prior norms for generating false recognition. In the recognition test, some of the studied items and the critical non-studied items were presented and participants identified the studied items. False recognition for the critical non-studied items was lower and correct recognition for studied items was higher in L2 than in L1. The results suggest that L2 is more resistant to false memory due to its weaker lexicon and semantic system associations, at least when the two languages spoken by the bilingual are dissimilar.
  • ItemOpen Access
    Fulgurit'in Spektroskopik Yöntemlerle Yapısal Karakterizasyonu
    (İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) KARADAĞ, AHMET; Gülce Öğrüç Ildız
    Fulguritler, buluttan yere yıldırım düşmesi sonucunda kaya, kum veya toprağın hızlı bir şekilde ısıtılmasıyla oluşan çoğunluğu camsı yapılardır ve isimlerini Latince yıldırım anlamına gelen fulgur (Arago, 1821) kelimesinden alırlar. Teorik olarak, fulguritler, yıldırımın çarptığı her yerde oluşabildikleri için, bileşimsel çeşitliliği fazla olan doğal cam yapılardır. Yıldırımlar küresel bir parlama hızı ile dünya üzerinde saniyede yaklaşık 45 kez gerçekleşen (Christian, vd., 2003), çoğunluğu (%75-90) buluttan kıtasal kara kütlesine elektrik aktarımıyla meydana gelen doğa olaylarıdır. Hava yoluyla yıldırım düşmesinin kanal çapı tipik olarak iki ila beş santimetre arasındadır (Rakov ve Uman 2003). Topraktan geçen yıldırımın özelliklerini doğrudan gözlemlemek zor olduğundan fulguritler, biriken enerji, yıldırım kanalı genişliği, tepe sıcaklıkları ve potansiyel olarak ısıtma ve soğutma hızları dahil olmak üzere yeraltında ilerleyen yıldırımın özelliklerine dair önemli ipuçları sağlar. Kum fulguritler, kaya fulguritler ve kil fulguritler dahil olmak üzere önceki çalışmalarda birkaç farklı fulgurit morfolojisi rapor edilmiştir (Pasek, vd., 2009; Pasek, vd., 2012). Fulguritler, içindeki farklı mineral bileşimleri ve çekirdekten kabuk bölgelerine geçişteki değişimi ile fulguritlerin oluşum mekanizması arasında farklı türde ilişkiler kurmayı amaçlayan çeşitli çalışmaların konusu olmuştur (Cristian, vd., 2003; Pasek, vd., 2012; Rakov, vd., 2003; Pasek, vd., 2009; Crespo, vd., 2009; Saikia, vd., 2015; Sponholz, vd., 1993; Elmi, vd., 2017). Bu çalışmalarda incelenen fulguritlerin morfolojilerinin sistematik olarak farklılık gösterdiği belirlenmiş ve fulgurit oluşturan yıldırım çarpmalarının özelliklerini belirlemek için morfolojik özelliklerin kullanılabileceği de öngörülmüş olmasına karşın, fulguritlerin yapısal incelenmesine ve oluşum mekanizmasıyla ilişkilendirilmesine yönelik az sayıda çalışma yer almaktadır. Fulgurit oluşumunun sıklığı ve morfolojik olarak incelenmesinin yıldırım mekanizmasının aydınlatılmasındaki rolü düşünüldüğünde yapısının tüm yönleriyle karakterize edilmesi büyük önem arz etmektedir. (Matthew A. Pasek vd., 2012; Pasek and Block 2009; Christian vd., 2003; Altaratz vd., 2003; Williams vd., 2004; Lay vd., 2007; Boccippio vd., 2000). Bu çalışmada Moğolistan'daki Gobi çölünden alınmış fulgurit örneklerinin petrografik ve spektroskopik karakterizasyonu ortaya konulmuştur. Çalışılmış olan fulguritlerin menşei açısından da bu çalışma bir ilk olma özelliğine sahiptir. Örneklerin mineral içerikleri İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Jeoloji Mühendisliğindeki polarizan mikroskop ile incelenmiştir. Sonrasında, XRD (X-Ray Diffraction) cihazı ile mineral içerikleri net olarak belirlenmiştir. Jeokimya ve Jeokronoloji laboratuvarındaki ICP-OES (Inductive Coupled Plasma-Optic Emission Spectrometer) cihazı ile majör oksitleri hesaplanmıştır. Hazırlanmış ince kesitlerden İstanbul Kültür Üniversitesi bünyesindeki Raman Spektroskopi Laboratuvarı'ndaki Raman cihazı ile minerallerin raman ölçümleri gerçekleştirilmiştir. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Jeokimya ve Jeokronoloji Laboratuvarında LA-ICPMS (Laser Ablation-Inductive Coupled Plasma Mass Spectrometer) cihazı ile mineral kimyası hesaplamaları yapılmıştır. Fulguritin çekirdeğinde kuvars, mikroklin, albit, hematit ve barit Raman spektroskopisi ve kemometrik analizlere dayalı olarak tanımlanmıştır. Buna karşılık, fulguritin kabuk bölmesinde, tespit edilen mineraller kuvars, K-feldispat ortoklaz, mikroklin, albit, hematit ve götit karışımı olarak belirlenmiştir. Raman spektroskopi sonuçları, SEM-BSE ve SEM-EDX analizleri ile birlikte, iki fulgurit bölgesinin toz haline getirilmiş örneklerinin X-ışını kırınım analizi ve ayrıca Kırmızı-altı spektroskopik verileriyle doğrulanmıştır. İç ve dış kısımdaki mineral bileşimindeki farklılıklar, yıldırım düşmesi sırasındaki farklı difüzyon hızları, yıldırım düşmesi sonrasında fulguritin yüzeyindeki ve iç kısmındaki farklı soğuma hızları ve minerallerin spesifik özellikleri dikkate alınarak açıklanmıştır.
  • PublicationOpen Access
    The Impact of COVID-19 Pandemic on the Engineers' Performance
    (İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) AL-KAFF, OMAR YAHYA MOHAMMED; Zeynep Gergin
    During COVID-19 crisis, numerous studies have investigated employee's performance as a major determinant factor of organizational success. In such hard times, there was no noticeable focus on engineers' performance despite their critical roles and increased responsibilities. Thus, this research is initiated to study the impact of COVID-19 pandemic on engineers' performance. Survey data from 100 engineers have been analyzed using Partial Least Square Structural Equation Modeling (PLS-SEM), also reliability and validity of the constructed model have been ensured using a recently proposed new Confirmatory Composite Analysis method (HCCA). Path model results suggest a total positive impact of COVID-19 pandemic on engineers' performance through Organizational Change, Work-Life Balance, Job Satisfaction and Stress as mediators. The level of their experienced stress has been found to increase the performance rather than the opposite, which probably indicates successful management implementations that enabled creating performance improvements even amid the catastrophe. Control variables of Gender, Work Experience, Responsibility of Children, and Marital Status are additionally examined, and more experienced and non-married engineers have been observed to have relatively increased performance than others.
  • PublicationOpen Access
    Türkiye'de döviz kuru ile faiz oranı arasındaki ilişki
    (İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / İktisat Ana Bilim Dalı / Yönetim Ekonomisi Bilim Dalı, 2021) Küçük, Eda; Dereli, Deniz Dilara
    Bir ülkenin ekonomisinin makroekonomik açıdan dengede olabilmesi için döviz kuru ve faiz oranlarının dengede olması gerekmektedir. Bu değişkenler arasındaki dengede meydana gelebilecek bir bozulma ülke ekonomisi açısından negatif sonuçlar doğurmaktadır. Bu bozulma neticesinde ortaya çıkan negatif sonuçların düzeltilmesi için sorunun kaynağının detaylıca incelenmesi gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki değişkenleri etkileyen etkenler dünya çapında meydana gelebilecek gelişmeler ve ülkenin ekonomik politikaları ile bağlantılıdır. Bu çalışma toplamda üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci kısımda döviz kuru ve faiz oranları hakkında teorik bilgilere yer verilmiştir. İkinci kısımda ise, Türkiye'nin 2010-2018 yılları arasındaki döviz kuru ve faiz oranları arasındaki bağ ve etkileri incelenmiştir. Üçüncü kısımda ise, bu ilişkiyi ortaya çıkartmak amacıyla ampirik çalışma yapılmıştır. Bu bağlamda Türkiye'nin 2010-2018 yılları arasındaki aylık verileri kullanılarak döviz kuru ve faiz oranı arasındaki ilişkileri Augmented Dickey-Fuller (ADF) Birim Kök Testi bağlamında analizi ile gerçekleştirilmiştir. Ayrıca Tez çalışmamda serilerin durağanlığı VAR modeli ile test edilmiştir. Döviz kuru ve faiz oranları arasındaki uzun vadeli ilişki Johansen Eşbütünleşme Testi ile sınanmıştır. Nedenselliğin belirlenmesi maksadıyla Granger nedensellik testi uygulanmıştır. Ortaya çıkan uzun vadeli ilişkinin yönü içinde Hata Düzeltme Modeline dayalı Granger nedensellik testi uygulanmıştır. İlk olarak değişkenlerin logaritmaları alınmış ve "Augmented Dickey-Fuller Birim Kök Testi" uygulanmıştır. Daha sonra, serilerde durağanlık olmadığı tespit edilmiş ve birinci farkları alınıp tekrardan "Augmented Dickey-Fuller Birim Kök Testi" uygulanıp durağanlık kontrolü yapılmıştır. Karakteristik köklerin birim çember içerisinde yer almasından ötürü tesis edilen VAR modelinde durağanlığın sağlanmış olduğu tespit edilmiştir. Değişkenler arasında kısa vadeli dönemde bir nedensellik ilişkisi olup olmadığı "Granger Nedensellik Testi" ile incelenmiştir. Bu teste göre kısa vadede döviz ve faiz arasında bir nedensellik ilişkisi tespit edilememiştir. Döviz kuru ve Faiz oranları arasındaki uzun vadeli ilişki, "Johansen Eşbütünleşme Testi" ile incelenmiştir. Döviz kuru ve faiz oranı arasında ortaya çıkan uzun vadeli ilişkinin yönünün anlaşılması için "Hata Düzeltme Modeline dayalı Granger Nedensellik Testi" uygulanmıştır. Anahtar Kelimeler: Döviz Kuru, Faiz Oranı, ADF Testi, Granger Nedensellik Testi, Johansen Eşbütünleşme Testi, Hata Düzeltme Modeline dayalı Granger Nedensellik Testi
  • PublicationRestricted
    Molecular Structure, Vibrational Spectra, Molecular Docking, and ADMET Study of Cellulose Triacetate II
    (Pleiades Publishing Inc., 2020) Çelik, Sefa; Demirağ, A. Demet; Özel, Ayşen E.; AKYÜZ, SEVİM
    People have started to look for alternative sources because of the health problems created by petrochemical products used in all areas of human life and environmental problems that remain intact in nature for years. In this study, molecular structure analysis of cellulose triacetate II (CTA II) molecule, obtained from cellulose II and acetate, was carried out. There is an important relationship between the structure and activity of molecules, so it is very important to determine the geometric structure of a molecule. Therefore, using density functional theory (DFT) the most stable molecular geometries of the cellulose triacetate II monomer (C12H18O9) as well as dimer (C24H36O18), which included intermolecular H-bonding, were calculated. The analogous calculations were carried out for the (CTA-II)(2)nano-cluster (C24H34O17), which represents the local structure of CTA-II crystal, and created by binding the two most stable CTA II molecules by covalent bond. Scaled wavenumbers and potential energy distribution of the vibrational modes of CTA monomer and (CTA-II)(2)nano-cluster were computed. In order to evaluate the interaction of CTA II with theAspergillus nigercellulase enzyme,which is an important that is active in cellulose digestion and CTA II, molecular docking studies were carried out. H-binding interactions between CTA II (in monomeric, dimeric, and cluster forms) and the active site of theAspergillus nigercellulase enzyme were shown. Moreover, in silico ADMET prediction study was calculated for CTA-II monomer to predict its druglikeness properties.
  • PublicationOpen Access
    Örgütsel Çeviklik Açısından Örgüt Kültürü ve Firma Performansı Üzerine Bir Alan Araştırması
    (2021) Sever, Emine; PAKSOY, MAHMUT; 3235
    Bu çalışmanın amacı, örgüt kültürünün firma performansına etkisinde, örgütsel çevikliğin aracılık etkisini tespit edebilmektir. Çalışma kapsamında öncelikle örgüt kültürü̈, örgütsel çeviklik ve firma performansı hakkında kavramsal çerçeve oluşturulmuş̧, ardından araştırma kapsamında gerçekleştirilen anket uygulamasından elde edilen bulgu ve sonuçlara yer verilmiştir. Araştırma örneklemini, İstanbul, Ankara, İzmir, Tekirdağ, Kocaeli ve Zonguldak illerindeki İmalat, Hizmet, IT, Perakende ve Tarım sektörlerine ait 140 firma çalışanı oluşturmaktadır. Anket verileri, tesadüfî olmayan kolayda örnekleme yöntemi kullanılarak, çevrimiçi anket yöntemiyle toplanmıştır. Araştırmada nicel veri analizi uygulanmıştır. 5’li Likert ölçeği kullanılan anket formu, demografik sorular ile örgüt kültürü, örgütsel çeviklik ve firma performansı ölçeklerinden oluşmaktadır. Model olarak yapısal eşitlik modellemesi tercih edilen araştırmada verilerin analizinde SPSS 25.0 ve AMOS 22 paket programları kullanılmıştır. Geçerlilik testi için doğrulayıcı faktör analizi, güvenilirlik için Cronbach’s alpha değerlerine bakılmıştır. Çalışma bulgularına göre klan, adhokrasi ve hiyerarşi kültürlerinin firma performansına etkisinde, örgütsel çevikliğin aracılık etkisi bulunmaktadır. Fakat, pazar kültürünün aracılık etkisi tespit edilememiştir. Demografik özellikler açısından da örgüt kültürü, örgütsel çeviklik ve firma performansı algıları arasında anlamlı farklıklar tespit edilmiştir.